TBMM’nin açıldığı ekim ayında da gündem yine anayasa. Anayasa değişikliği tartışmaları 14 Mayıs seçimlerinden önce başlamış ve başörtüsünün anayasal güvenceye alınması ve evlilik birliğinin tanımlanması ile ilgili anayasa değişikliği teklifi komisyonlarda tartışılıp kabul edilmişti. Yeni meclisteki sandalye dağılımı ise bir anayasa değişikliği için geniş çaplı bir uzlaşıyı gerekli kılıyor. Bu uzlaşının tartışılan değişiklik taslağı üzerinden ne kadar sağlanabileceği ise meçhul. 
1980 askeri darbesinden sonra hazırlanan 1982 Anayasası kabul edildiği günden bu yana her dönem değiştirilmesinin gerekliliğiyle gündeme geldi. Siyasi partilerin bir araya gelmesi ya da halkoylamaları yoluyla da defalarca değişime uğradı. 
1982 Anayasası üzerinde yapılan değişiklikleri derledik. 
1987

Siyasi Yasakların Kalkması

1982 Anayasası’nda yapılan ilk değişiklikler 1980 askeri darbesi sonrasında yapılacak ikinci seçime yaklaşırken gerçekleşti. ANAP hükümetinin dördüncü yılına girdiği 1987’de askeri darbe nedeniyle 1980 öncesi Türkiye siyasetinde önemli roller oynayan birçok figür yasaklı durumdaydı. Bu konunun etrafında gelişen bir anayasa değişikliği talebi kamuoyunda yoğun şekilde tartışılıyordu. 
17 Mayıs 1987 tarihinde TBMM’de yapılan teklifin onaylanmasıyla seçme yaşında 21 yaşında olmaktan 20 yaşından gün almış olma şartı getirildi, milletvekili sayısı 400’den 450’ye çıkarıldı, Anayasa değişikliği tekliflerinin kabulü için gereken üye tamsayısının  ⅔ çoğunluğu yerine ⅗ çoğunluk ve gizli oy şartı getirildi. Bu kararlar Anayasanın sivilleşmesinde atılan ilk adımlar oldu. 
12 Eylül darbesinde getirilen siyasi yasaklara ilişkin geçici 4. madde ise halkoylamasına sunuldu. Geçerli oyların %50,16’sı bu maddenin kaldırılmasını onayladı. Siyasi yasakların kaldırılmasıyla da 1988 yılında yapılması gereken seçimler bir yıl erkene çekilerek 1987 Kasım ayında yapıldı. 
1990’larda kültürel hayattaki canlanma televizyonlara da yansımış ve Türkiye’ye yayın yapan ilk özel kanal olan Magic Box izleyicilerle buluşmuştu. Yürürlükteki mevzuat Türkiye’de yayın tekelini TRT’ye verdiğinden yasal boşluklarla Magic Box yurtdışındaki vericilerden yayın yapabildi. Daha sonrasında ise bu alanda serbestleşmeye gidildi ve 1993 yılında Anayasanın 133. maddesinde yapılan değişiklikle radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek devlet tekelinden çıkarıldı.
1995

Siyasi Alanın Genişlemesi

Türkiye siyaseti 1990’larda siyasi yasaklı liderlerin de oyuna katılmasıyla mecliste birçok partinin temsil edildiği bir döneme giriş yaptı. Birçok farklı sesin siyasal alanda yer bulduğu bu dönemde ortaklaşılan en önemli konu 1982 Anayasasının mevcut haliyle bu çok sesli ortamı yönetemediği yönündeydi. Bu durum da 1995 yılında yapılan geniş çaplı anayasa değişikliklerinin önünü açtı.  
Bu değişikliklerde temel hak ve özgürlükler ile Anayasanın temel metinlerinde değişiklik konularında uzlaşılarak darbe etkisinin azaltılması amaçlandı. Anayasanın başlangıç bölümünden ‘Kutsal Devlet’ ibaresi çıkarıldı. Derneklerin, vakıfların, kooperatiflerin ve sendikaların siyasi faaliyetlerini kısıtlayan hükümler kaldırıldı, işçilere toplu iş sözleşmesi kanunda düzenleme şartıyla verildi. Siyasi partilere yurtdışında örgütlenme ve yurt içinde kadın ve gençlik kolları gibi kurumların kurulması serbestleştirildi. Seçme yaşı 18’e düşürüldü ve tutuklulara seçme hakkı getirildi. Milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıkarıldı.  
Bu gelişmelerin yanında ifade özgürlüğü, olağanüstü hal ve yargı bağımsızlığı ile ilgili maddelerin Anayasa değişikliği teklifinde olmaması Anayasanın istenilen seviyede değiştirilemediği eleştirileri de getirildi.
Bu minvalde 1999 yılında yapılan değişikliklerde de aynı sivilleştirme anlayışı hakimdi. 1999 anayasa değişiklikleriyle Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yer alan askeri üyelerin yerine sivil yargı mensuplarının getirilmesi ve kamu mülkiyetlerinin özelleştirilmesinin önünün açıldı.
2001

Sivil Alanın Genişlemesi

1999 yılında Finlandiya’da gerçekleşen AB Helsinki Zirvesi’nin ardından aday ülke statüsü kazanan Türkiye, tam üyelik için AB’ye uyum sürecinde birçok anayasa değişikliği gerçekleştirdi. Bu değişiklikler büyük oranda temel hak ve özgürlüklerle ilgili olup, özgürlüklerin güçlendirilerek anayasal güvenceye alınması amaçlandı. Özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü ve sosyal güvenlik hakları genişletildi, kadın-erkek eşitliği anayasa metninde yer aldı, siyasi partilerin kapatılması zorlaştırıldı. Milletvekili adaylığına engel ‘’ideolojik ve anarşik eylemlere’’ ibaresi ‘’terör eylemlerine’’ ibaresi ile değiştirilerek milletvekili adaylığı şartları değiştirildi. 
AB müktesebatına uyum çalışmaları kapsamında 2004 yılında da Anayasada insan hak ve özgürlüklerini sınırlayan maddelerde değişiklik yapıldı. Milletlerarası antlaşmaların kanunlarla olan uyuşmazlığı durumunda antlaşmaların hükümlerinin esas alınması değişikliği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye’de bağlayıcılığını artırdı. Uyum sürecinde kanunlarla düzenlenen ölüm cezasının kaldırılması 2004 Anayasa değişikliklerinde yer alarak anayasal boyut kazandı. 1999 kararlarında sivilleşen DGM’ler tamamen kaldırıldı. Genelkurmay Başkanlığının YÖK’e temsilci vermesi sonlandırıldı. 2006 yılında, milletvekillerinin seçilme yaşı 30’dan 25’e indirildi.
2007

Cumhurbaşkanının Halk Tarafından Seçilmesi

2007’de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 7 yıllık görev süresi sona erdi. TBMM’de çoğunluğu elinde tutan AK Parti kendi cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü gösterdi. Gül’ün aday gösterilmesi toplumda bazı gruplarda cumhurbaşkanın eşinin başörtülü olması, uzlaşı yoluyla belirlenmemesi gibi nedenlerle tepkilere neden oldu, mitingler düzenlendi. TBMM’de cumhurbaşkanlığı seçimin ilk turunun düzenlenmesinin ardından TSK web sitesinden yayınlanan bir muhtıra ile kriz başka bir boyuta taşındı. CHP de ilk turda toplantı yeter sayısının 367 olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Türkiye siyasi tarihine 367 krizi olarak geçen süreç sonunda Anayasa Mahkemesi CHP’nin itirazını kabul ederek cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunu iptal etti. Bunun üzerine 22 Temmuz’da seçim kararı alındı. 
Seçimden önce ise AK Parti tarafından anayasa değişikliği paketi hazırlandı. Bu pakette cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, görev süresinin 5+5 olmak üzere 10 yılla sınırlandırılması ve genel seçimlerin 4 yılda bir yapılması değişiklikleri yer aldı. Değişiklik paketi Anavatan Partisi’nin de desteğiyle kabul edildi. Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosuna rağmen meclisten ikinci defa 370 kabul oyuyla geçti ve 21 Ekim’de yapılan halkoylamasında % 68 oyla  kabul edildi.
2010

Askeri Darbenin 30. yılında Halkoylaması

2007’de yaşanan cumhurbaşkanlığı seçimi krizi başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yargı organlarının siyaset üzerindeki etkisini tartışmaya açtı. 2008’de başlayan Ergenekon soruşturmalarıyla da devlet kurumları içinde bazı grupların hükümeti devirmeye yönelik girişimleri olduğu iddiaları siyasi gündemi yoğun şekilde meşgul etti. Bu ortamda AK Parti kanadından ve bazı kamuoyu çevrelerinden yeni anayasa talepleri yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. 2007 seçimlerinde oyların % 46,6’sını alarak güven tazeleyen AK Parti tek başına anayasayı değiştirecek beşte üç çoğunluğa sahip olmasa da referandum için gerekli sandalye sayısına sahipti. 
Mecliste 336 oyla kabul edilen 26 maddelik anayasa değişikliği paketinde yüksek yargı oranlarının oluşumundan askeri yargının yetkilerine ve memurlara toplu sözleşme hakkına kadar geniş yelpazede değişiklikler yer alıyordu. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 30. yıldönümü olan 12 Eylül 2010’da yapılan halkoylamasında anayasa değişiklikleri %57,9 oyla kabul edildi.
2017

Cumhurbaşkanlığı Sistemine Geçiş

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin yolunu açan 2007 halkoylamasından sonra bu sistemin uygulandığı ilk seçim olan 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların % 51,8’ini alan Recep Tayyip Erdoğan halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. Fakat halk tarafından seçilen bir parlamento ve bunun içinden çıkan başbakanın yanında yine halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanının olması iki pozisyonla ilgili meşruiyet tartışmalarını beraberinde getirdi. Halihazırda 1982 Anayasası ve 2010 anayasa değişiklikleriyle geniş yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanlığı makamı da bu durumu daha da problemli hale getiriyordu. Zaman zaman dile getirilen başkanlık sistemi tartışmaları özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Ekim 2016’da MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla meclise gelen cumhurbaşkanlığı sistemi teklifi AK Parti ve MHP’nin desteğiyle 339 oyla kabul edildi. 16 Nisan 2017’de gerçekleşen halkoylamasında da geçerli oyların %51,4’ünü dalarak kabul edildi. 
Yeni hükümet sistemine göre başbakanlık makamı kaldırıldı, cumhurbaşkanı yardımcılığı atama ve hükümeti kurma yetkisi partili cumhurbaşkanına geçti. Kanun hükmünde kararname çıkarma ve üst düzey kamu görevlilerinde atama gibi yetkilerle cumhurbaşkanının etkisi büyük oranda artırıldı. Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarıldı, milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e düşürüldü. 2007 yılında alınan kararla dört yılda bir olan genel seçim süresi tekrar beş yılda bir olarak değiştirildi.