Türkiye modern tarihindeki en önemli referandumlardan birine yaklaşmakta. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referandumda oylanacak anayasa değişiklikleri hükümet sisteminin değişmesini, Türkiye’nin parlamenter sistemden “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı verilen ve Cumhurbaşkanı’nın partili olması ve aktif olarak yürütmenin başında olmasıyla başkanlık sistemine benzeyen bir sisteme geçiş yapmasını öngörmekte. Biz de bu vesile ile dünyada parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş yapan ülkeleri (bu liste genişleyebilir) sizler için derledik.
Sonuçlar Genelde Olumsuz
Konuyla ilgili yaptığımız taramada, tarihsel olarak rejim değişikliklerine eğilen akademik makalelere rastladık. Bu makalelerde yer alan bilgileri aynı zamanda veri tabanları ve söz konusu ülkelere ilişkin olgusal veriler ile de teyit ettik. Kaynaklarımızdan biri olan ve UCLA’de Siyaset Bilimi bölümünde çalışan Tyson Roberts tarafından yayınlanan makalenin incelediği ülkeler otoriter rejimlere ve çok partili seçimlere sahip. Roberts araştırması kapsamında parlamenter rejimleri hükümetin/yürütmenin çok partili yasama tarafından seçildiği ya da onaylandığı sistemler olarak tanımlamakta. Başkanlık sistemleri ise yazar tarafından yürütmenin doğrudan seçmenler tarafından seçildiği sistemler olarak tanımlanmakta. Ayrıca, işi sadece başkanı seçmek olan meclislerin olduğu durumlar da yazar tarafından başkanlık sistemi olarak tanımlanmakta.
Makaleye konu olan rejim değişikliklerinin tamamı demokratik olmayan sonuçlar üretmiş; değişikliklerin kendileri de ya darbe ya da iktidardaki liderin müdahalesi ile gerçekleşmiş. Ancak, aynı zamanda bu ülkelerde rejim değişikliği öncesi de demokratik yönetim olmadığını belirtmek gerekiyor.
Bangladeş 1975
1973 yılında yapılan seçimi ezici bir çoğunlukla kazanan dönemin Başbakanı Mujibur Rahman oyların %73’ünü toplamıştı. Ocak 1975’te parlamento anayasa değişikliği yaparak, tek partili başkanlık sistemine geçiş yapılmasını karar aldı. Ancak bu dönemde yasamanın oldukça güçsüz olduğu göz önünde bulundurulursa, 1975’te getirilen sistemin pratikte seçimsiz otoriterlik olduğu da söylenebilir. 1992’de parlamenter sisteme geri dönüş yaşandı.
Moğolistan 1992
Ülkeyi on yıllardır yönetmekte olan Moğol Devrimci Partisi dış ve iç baskılar neticesinde 1990 yılında ilk çok partili seçimi düzenleyip, oyların çoğunu toplamıştı. 1992’de yapılan yeni anayasada ise başkanın doğrudan seçildiği, tek meclisli bir yapıya geçildi. 1992 yapılan yasama seçimlerinde Moğol Devrimci Partisi zaferle ayrıldı ancak, 1993’te yapılan başkan seçiminde partinin adayı seçimi kaybetti.
Sırbistan ve Karadağ 2000
1992’deki anayasa federasyon başkanını seçme yetkisini federal parlamentoya vermekteydi. 1997’de federal parlamento, Milosevic’i Federasyon Başkanı olarak seçti. Temmuz 2000’de Milosevic ve partisi anayasa değişikliği ile başkanın doğrudan seçilmesi kararını aldırdı. 2006 yılında ise Sırbistan ve Karadağ ayrı ayrı bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Sri Lanka 1982
Sri Lanka’da 1977 yılında yapılan seçimleri kazanan UNP, meclisteki çoğunluğu aracılığıyla anayasayı değiştirip, yarı başkanlık sistemini getirdi. 1982 yılında yapılan seçimle de ilk doğrudan seçilen Başkan Jayewardene oyların %52’sini aldı.
Zimbabve 1987
1980 yılından beri Zimbabve’nin başkanlığını yürütmekte olan Mugabe ve partisi ZANU, 1987 yılında yapılan bir anayasa değişikliği ile daha önceden sadece sembolik bir konum olan başkanlığı, daha etkili bir konuma getirmişlerdir. Bu değişiklik ile Zimbabve’de başbakanlık statüsü kaldırılmış ve başkan yürütmenin başı olarak kabul edilmiştir.
Kaynaklar
Tyson L. Roberts (2015) “The Durability of Presidential and Parliament-Based Dictatorship” Comparative Political Studies 48 (7).
Database for Political Institutions (DPI)
Konu ile İlgili Uzman Görüşü