Türkiye’nin Kömür Profili
Türkiye’de termik santrallerde ağırlıklı olarak linyit ve taş kömür kullanılıyor. Bu iki temel kaynağın yanı sıra az miktarda da olsa asfaltit de tercih ediliyor. Türkiye’nin linyit rezervleri ise taş kömür rezervlerinden çok daha fazla, dolayısıyla yerli kömür kullanımının artması büyük oranda linyit kullanımının artması anlamına geliyor. Isıl değeri, yani enerji potansiyeli daha yüksek olan taş kömür ağırlıklı olarak Zonguldak Havzasında bulunmakla birlikte, linyit rezervleri Türkiye’nin birçok bölgesine yayılı vaziyette. Genç yaşta olan linyit rezervleri yüksek neme sahip olduğu için ısıl değeri düşük, bu nedenle taş kömürü kadar verimli bir seçenek değil.
Taş Kömür İthalatı
Türkiye’de 1980’lerden önce kömür ithalatı yok denecek kadar azken, 1990’lı yıllarda 10 milyon tonun, 2000’li yıllarda ise 20 milyon tonun üzerine çıkmış. Öyle ki 1994-2014 arasındaki 20 yıllık dönemde kömür ithalatı %291 artış göstermiş. İthalattaki artışın en büyük sebebi, elektrik üretimi için ortaya çıkan talep. Türkiye’nin kömür ithalatı yaptığı ülkelerin başında ise Rusya, Kolombiya, Güney Afrika, Avustralya ve ABD geliyor.
Elektrik üretiminde, yerli kömüre ağırlık vererek dışa bağımlılığı azaltma hedefi ise yeni değil. 2009 tarihli “Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi” 2023 için ortaya koyduğu hedefte “Bilinen linyit kaynakları ve taşkömürü kaynakları 2023 yılına kadar elektrik enerjisi üretimi amacıyla değerlendirilmiş olacaktır. Bu amaçla elektrik üretimine uygun yerli linyit ve taşkömürü sahalarının, elektrik üretimi amaçlı projelerle değerlendirilmesi uygulaması sürdürülecektir.” ifadelerine yer veriliyor. Araştırmalar Türkiye’de 20.000 MW’ın üzerinde kurulu güç yaratabilecek linyit/asfaltit potansiyeli olduğunu gösteriyor.
Son 10 Yılda İthalata Dayalı Taş Kömürlü Termik Santral Kurulu Gücü 3 Kattan Fazla Arttı
Türkiye’de çıkarılan linyit, elektrik amaçlı termik santrallerin yanı sıra sanayi sektöründe ve ısınma amaçlı olarak konutlarda da kullanılıyor. 2014 yılında, toplam 64,7 milyon tonluk linyit arzının %88,8’i elektrik amacıyla termik santrallerde tüketilirken %6,3’ü sanayide, %4,7’si ise ısınma amacıyla konutlarda tüketilmiş.

Yerli linyitle çalışan santrallerin kurulu gücünde son 10 yılda anlamlı bir değişim olmazken, taş kömürle çalışan termik santrallerin kurulu güç kapasitesi son 10 yılda 1.986 MW’dan 6.825 MW’a yükselmiş. Taş kömürlü termik santrallerin %89’unun ithal taş kömür kullanması ise dışa bağımlığın geldiği noktayı ortaya koymaya yetiyor. Bir kıyaslama yapmak gerekirse, kömürle çalışan termik santrallerde yerli kömüre (linyit+taş kömür) dayalı kurulu güç %61 seviyesindeyken, ithal kömüre (taş kömür) dayalı kurulu gücün oranı %39’dur.

Yerli ve İthal Kömür Kullanan Santral Sayıları
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun 2015 Kömür Sektör Raporuna göre, Türkiye’de yerli kömür kullanan 51 adet elektrik santrali işletmededir. Bu santrallerden birer tanesi yerli taş kömür ve asfaltit kullanırken, geriye kalan 49’u linyite dayalı. Yerli santral kapasitesinin neredeyse yarısı 1980-1990 yılları arasında tesis edilirken, kamu mülkiyetinde olan bu santrallerin bir kısmı 2013 yılında varlık satışı yoluyla özel sektöre devredilmiştir.
İthal kömür santrallerine gelince; 2000 yılına kadar Türkiye’nin elektrik sisteminde ithal kömür santrali yoktu. 2015 sonu itibariyle ise ithal kömüre dayalı termik santrallerin kurulu güç kapasitesi 6.603 MW düzeyine yükselmiş. İşletmede olan ithal kömür santrali sayısı ise 10’a ulaşmış durumda. Bunlardan 8’inin kurulu güç kapasitesi 150 MW’ın üzerindeyken diğer ikisi küçük kapasiteli santraller.
Teşvikler
Türkiye kömüre dayalı elektrik üretimini teşvik için farklı yöntemler deniyor. Bunlar arasında hem yerli hem yabancı yatırımcılar için katma değer istisnası, yurt dışından gelecek makine ve ekipmanlara gümrük vergisi muafiyeti, sigorta primi işveren hissesi desteği, ücretsiz yatırım yeri tahsisi ve kredi faiz desteği gibi seçenekler var.
Ancak Dünya Gazetesine konuşan enerji yatırımcılarının ve uzmanlarının, yerli kömürün geleceği konusunda kafaları net değil. Ortak kanı, Türkiye’de bolca bulunan yerli linyit rezervlerinin enerji verimliliğinin düşük olmasından ötürü bu alanda yapılan yatırımların karlı olmayışı. Her ne kadar satın alma garantisi gibi teşvikler yatırımcıların ilgisini bir noktaya kadar cezbetse de, üretimde verimlilik sağlanamadığı müddetçe yerli kömürün, rekabet düzeyi oldukça yüksek olan enerji piyasasında, kısa vadede cazip bir seçenek olması zor görünüyor. Üstelik dünyada yenilenebilir enerji yatırımlarının maliyeti giderek azalırken, kömür gibi yerli kaynakların gelecekte kullanılmak üzere şimdilik toprak altında bırakılması da bir seçenek olabilir.