OECD’nin yakın zamanda yayınladığı “Government at a Glance 2017” raporu, OECD ülkelerinde hükümetlerin güncel profillerini inceleme olanağı sağlıyor. Rapor, özellikle 2008 küresel krizi karşısında hükümetlerin toparlanma sürecinde ne gibi uygulamaları öne çıkardıkları ve hangi noktalarda farklılaştıkları konusunda fikir veriyor. İşsizlik ve ekonomik güvensizliğin arttığı bir ortamda, kimi hükümetler sosyal hizmetlere harcanan payı arttırarak krizin etkilerini bertaraf etmeye çalışırken, bazı hükümetler ise kamu sektöründe çalışan sayısını azaltarak mali yükünü hafifletmeye çalıştı. Bu çerçevede, 2016 itibariyle OECD ülkelerinde kamusal harcamaları ve kamu çalışanlarının güncel durumunu sizler için inceledik.
OECD’nin yakın zamanda yayınladığı “Government at a Glance 2017” raporu, OECD ülkelerinde hükümetlerin güncel profillerini inceleme olanağı sağlıyor. Rapor, özellikle 2008 küresel krizi karşısında hükümetlerin toparlanma sürecinde ne gibi uygulamaları öne çıkardıkları ve hangi noktalarda farklılaştıkları konusunda fikir veriyor. İşsizlik ve ekonomik güvensizliğin arttığı bir ortamda, kimi hükümetler sosyal hizmetlere harcanan payı arttırarak krizin etkilerini bertaraf etmeye çalışırken, bazı hükümetler ise kamu sektöründe çalışan sayısını azaltarak mali yükünü hafifletmeye çalıştı. Bu çerçevede, 2016 itibariyle OECD ülkelerinde kamusal harcamaları ve kamu çalışanlarının güncel durumunu sizler için inceledik.
Sosyal Hizmet Harcamaları Artarken, Kamu Yatırımları Azaldı
Sosyal Hizmet Harcamaları Artarken, Kamu Yatırımları Azaldı
Genel değerlendirmede, OECD ülkelerinde 2007’den bu yana sosyal hizmetlere ayrılan kamu harcamalarının GSYİH içindeki oranı %18,3’den %21’e yükseldi. Çok yüksek bir artış olmamakla birlikte, bu durum krizin kamu harcamalarını kısmak yerine arttırmak yönünde bir etkisi olduğuna işaret ediyor. Kamu harcamalarındaki oransal artış sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim gibi devletin vatandaşlarına sağlamakla yükümlü olduğu temel hizmetlerin aksatılmaması yönünde bir çaba olarak yorumlanabilir. Türkiye için de, 2007 sonrası dönemde sosyal hizmet harcamalarında bir artıştan söz edilebilir. OECD ortalamasının bir hayli altında kalmakla birlikte, Türkiye’de 2007’de sosyal hizmet harcamalarının GSYİH’deki payı %11,1’den 2014’te %13,5’e yükselmiş. Bu oranla sosyal hizmet harcamalarının GSYİH’deki payı bakımından, Türkiye OECD ülkeleri arasında Meksika, Güney Kore ve Şili’nin ardından sondan dördüncü sırada yer alıyor. OECD ortalaması ile karşılaştırıldığında farklı sosyal hizmet alanlarında Türkiye’nin harcamaları tablodaki gibi gerçekleşti.
Genel değerlendirmede, OECD ülkelerinde 2007’den bu yana sosyal hizmetlere ayrılan kamu harcamalarının GSYİH içindeki oranı %18,3’den %21’e yükseldi. Çok yüksek bir artış olmamakla birlikte, bu durum krizin kamu harcamalarını kısmak yerine arttırmak yönünde bir etkisi olduğuna işaret ediyor. Kamu harcamalarındaki oransal artış sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim gibi devletin vatandaşlarına sağlamakla yükümlü olduğu temel hizmetlerin aksatılmaması yönünde bir çaba olarak yorumlanabilir. Türkiye için de, 2007 sonrası dönemde sosyal hizmet harcamalarında bir artıştan söz edilebilir. OECD ortalamasının bir hayli altında kalmakla birlikte, Türkiye’de 2007’de sosyal hizmet harcamalarının GSYİH’deki payı %11,1’den 2014’te %13,5’e yükselmiş. Bu oranla sosyal hizmet harcamalarının GSYİH’deki payı bakımından, Türkiye OECD ülkeleri arasında Meksika, Güney Kore ve Şili’nin ardından sondan dördüncü sırada yer alıyor. OECD ortalaması ile karşılaştırıldığında farklı sosyal hizmet alanlarında Türkiye’nin harcamaları tablodaki gibi gerçekleşti.

Hükümetler, bir taraftan siyasi kaygılarla vatandaşların memnuniyetini olumsuz yönde etkilemesi muhtemel olan temel hizmetleri aksatmamaya çalışırken, diğer taraftan kamu yatırımlarına ayrılan payı kısmayı tercih etti. Türkiye’de de sıkça gündeme getirilen düşük faiz oranlarına rağmen, kamu yatırımlarının GSYİH içindeki payı OECD genelinde 2007’deki %4,1 seviyesinden 2015’de %3,2 seviyesine geriledi. Kamu yatırımlarının GSYİH’ye oranla en yüksek olduğu ülkeler, ağırlıklı olarak AB yapısal fonlarından faydalanan Macaristan (%6,7), Slovakya (%6,4) ve Estonya (%5,2) gibi Doğu Avrupa ülkeleri oldu. Türkiye’de ise bu oran ortalamaya yakın seyrederek %2,9 oldu. OECD genelinde hükümet yatırımlarının yaklaşık üçte birlik kısmı ulaştırma ve enerji alanlarına ayrılırken, %15 gibi azımsanmayacak bir kısmı ise savunma sanayi harcamalarına ayrıldı.

Türkiye Kamu Sektörünün %90’ı Merkez Birimlerde Görev Alıyor
Türkiye Kamu Sektörünün %90’ı Merkez Birimlerde Görev Alıyor
OECD genelinde kamuda çalışanların toplam çalışan nüfus içindeki oranı 2009’dan bu yana ufak çaplı bir artış göstererek %17,9’dan %18,1’e yükseldi. Kamuda çalışan oranının %30’larla en yüksek olduğu OECD ülkeleri Danimarka, Norveç ve İsveç olurken, bu oran Güney Kore’de %7,6 ve Japonya’da sadece %6. Türkiye’de kamu çalışanlarının toplam çalışanlar içindeki oranı %12,4 ile OECD ortalamasının altında kaldı. Ancak 2014-2015 döneminde, Türkiye kamuda çalışan personel sayısını %3,9 oranında arttırarak bu dönem için bir rekor kırdı. Raporda ayrıca kamu çalışanlarının merkezi ve taşra teşkilatı içindeki dağılımına ilişkin veriler de yer alıyor. İsviçre’deki kamu çalışanlarının %90’dan fazlası taşra teşkilatında çalışırken, Türkiye’de merkez birimlerde çalışanların oranı %90’ın üzerinde seyrediyor.
Yasama, Yürütme, Yargıda Kadınlar
Yasama, Yürütme, Yargıda Kadınlar
OECD genelinde kamu kurumlarında çalışanların %53’ü kadınken, Türkiye’de oran 20 puanlık ciddi bir eksiklikle %33,8 seviyesinde. Rapor OECD genelinde kadınların kamu sektöründe ağırlıkta olmasının sebebini hemşirelik ve öğretmenlik gibi bazı meslek gruplarının kadınlar tarafından daha çok tercih edilmesi ile açıklıyor. Diğer bir gerekçe ise kamu sektörünün birçok ülkede özel sektöre göre daha esnek çalışma koşulları sağlaması olarak belirtilmiş.
OECD genelinde kamu kurumlarında çalışanların %53’ü kadınken, Türkiye’de oran 20 puanlık ciddi bir eksiklikle %33,8 seviyesinde. Rapor OECD genelinde kadınların kamu sektöründe ağırlıkta olmasının sebebini hemşirelik ve öğretmenlik gibi bazı meslek gruplarının kadınlar tarafından daha çok tercih edilmesi ile açıklıyor. Diğer bir gerekçe ise kamu sektörünün birçok ülkede özel sektöre göre daha esnek çalışma koşulları sağlaması olarak belirtilmiş.

OECD genelinde kamu sektöründe çalışan kadın oranı erkeklerden yüksek olsa da, üst düzey memurluklarda durum kadınların aleyhine dönüyor. Üst düzey kadın memurların en yüksek oranda olduğu ülkeler Polonya, Yunanistan, İzlanda ve Letonya oluyor. Bu ülkelerde kadın yöneticilerin oranı %50 ila 54 arasında değişirken Türkiye (%8), Kore (%6) ve Japonya’nın (%3) ardından sondan üçüncü sırada yer alıyor. Yine OECD geneline bakıldığında, hakimlerin %53’ü, parlamenterlerin %29’u, bakanların ise %28’i kadınlardan oluşuyor. Kanada, Fransa, Slovenya ve İsveç bakanlık pozisyonlarında kadın-erkek eşitliğini sağlamışken, son kabine değişikliğe ile kadın bakan sayısını birden, ikiye çıkaran Türkiye sıfır kadın bakan sayısına sahip Macaristan ile birlikte bu alanda son sırada yer alıyor.
OECD genelinde kamu sektöründe çalışan kadın oranı erkeklerden yüksek olsa da, üst düzey memurluklarda durum kadınların aleyhine dönüyor. Üst düzey kadın memurların en yüksek oranda olduğu ülkeler Polonya, Yunanistan, İzlanda ve Letonya oluyor. Bu ülkelerde kadın yöneticilerin oranı %50 ila 54 arasında değişirken Türkiye (%8), Kore (%6) ve Japonya’nın (%3) ardından sondan üçüncü sırada yer alıyor. Yine OECD geneline bakıldığında, hakimlerin %53’ü, parlamenterlerin %29’u, bakanların ise %28’i kadınlardan oluşuyor. Kanada, Fransa, Slovenya ve İsveç bakanlık pozisyonlarında kadın-erkek eşitliğini sağlamışken, son kabine değişikliğe ile kadın bakan sayısını birden, ikiye çıkaran Türkiye sıfır kadın bakan sayısına sahip Macaristan ile birlikte bu alanda son sırada yer alıyor.