Yılın belli zamanlarında, haberlerde ülkelerin kredi derecelendirmelerine dair cümleler duyuyoruz. Belli başlı firmalar, ülkelere not veriyor, bu not da kamuoyuna o ülkenin ekonomisine dair iyi, orta halli yahut kötü bir profil sunuyor. Peki bu sistem nasıl işliyor, hangi parametrelere göre kim notlandırma yapıyor?
En basit ifadeyle kredi derecelendirmede verilen not, bir ülkenin mali ve ekonomik sorumluluklarını yerine getirme kapasitesidir. Derecelendirme yapılırken ülkenin cari durumu ve geçmişteki mali performansı incelenir. Bu derecelendirmeyi bu konuda uzmanlaşmış ve yıllarca tecrübelenmiş şirketler yapıyor. Dünyada 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu var: Moody’s, Fitch ve Standard & Poors (S&P). Derecelendirmelerde karşılaştırılabilir objektif veriler kullanılmasına karşın, bu kadar ses getiren bir sistemin 3 şirket arasında oligopolistik bir piyasa olması, kredi derecelendirme sistemi üzerine eleştirileri yoğunlaştırıyor.
Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Tarihi
Peki kredi derecelendirmenin temel mantığı tarihsel süreçte nasıl işlemiştir? Bu sorunun cevabı 19. yüzyılın ortasında ABD’ye dayanıyor. 1837’deki krizden sonra Amerika’da birçok şirket taahhütlerini yerine getirememiş ve bu durum yatırımcıları çok büyük zarara sokmuştur. ‘’Riskin ölçülmesi’’ olarak özetleyebileceğimiz kredi derecelendirme mantığı, yatırımcıları bilgilendirme, ekonomideki asimetrik enformasyon sorununu çözme amacıyla ortaya çıkmıştır. Bugünkü büyük kredi derecelendirme kuruluşlarından olan Standard & Poors’un kuruluşu 1860’lara dayanır, o zamandan beri çeşitli piyasaların analizi üzerine eğilmiş olan S&P’nin kredi derecelendirme tarihinde en büyük katkısı 1946’da kendi veri bankası için elektronik hesaplama sistemine gitmiş olmasıdır. Moody’s, 1900 yılında demiryolu yatırımlarının analizini yapan John Moody tarafından kurulmuştur. 1900’de demiryolu piyasasıyla başlamış olan Moody’s derecelendirmeleri, 1924’te ABD’deki tahvil piyasasının yaklaşık %100’ünü kapsamıştır. Fitch 1913 yılında New York’ta kurulmuş olup bugün yaygın kullanılan AAA-D kredi notlandırma skalası Fitch tarafından 1924’te sunulmuştur. 20. yüzyıl boyunca farklı ülkelerin piyasalarında gerçekleşen dalgalanmalar, özellikle yatırımcılar açısından kredi derecelendirme kuruluşlarının gerekliliğini ortaya koymuştur.
Kredi derecelendirme raporları yayınlanırken, asıl hedef kitle yatırımcılardır. Kredi notlarını incelemek bir ülkedeki risk derecesini görmede ve ülkeler arasında karşılaştırma yapmada etkili bir yöntemdir. Merkez bankasının bağımsızlığı, ekonomik regülasyonların derecesi, ülkenin siyasi durumu, dış politikadaki hamleleri ve yeri bu notları belirleyen özelliklerdendir.
AAA’dan D’ye kadar farklı aralıklarla giden notların kırılma noktaları BBB- ve Baa3  notlarıdır. Bu notlar ve üzeri yatırım yapılabilir (yapılmalı) not olarak geçerken, bu notların altı yatırım yapılamaz (yapılmamalı) not statüsünde olur. 3 şirketin de not sınıflandırmasını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz:

Kredi derecelendirmede yukarıdaki skalada çeşitlenen notlar yanında bir de görünüm kısmı vardır. Görünüm pozitif, negatif ya da durağan olarak nitelendirilir. Mevcut kredi notunun gelecek 1-2 yıldaki hareketine yönelik bir tahminde bulunulur.
Dünyada şu anda kredi notu açısından her üç kuruluşa göre de zirvede olan ülkeler Singapur, Almanya, Norveç, Lüksemburg, İsviçre, İsveç, Avustralya, Finlandiya ve Danimarka’dır.
Türkiye’nin Durumu
Pekala Türkiye’nin kredi derecelendirme konusundaki profili nasıldır. Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin 2009 finansal krizinden sonraki derecelendirme sonuçlarının derlenmiş hali bulunuyor.

Renklendirmeye baktığımızda genel olarak yatırım yapılabilir seviyenin altında ve bu seviyenin de en üst segmenti olan ‘’spekülatif’’ kısmında bir profil olduğunu görürüz. Ancak notları ve kuruluşları ayrıntılı olarak incelersek Fitch’e göre 2012-2016 arasında bir yükseliş yakalanmış ancak 2017 notlandırması itibariyle Türkiye’nin en son ‘’yatırım yapılabilir’’ segmentindeki notu da bu segmentin altına gelmiştir. Moody’s verilerine göre 2009’dan 2013’e kadar bir yükseliş var lakin son 3 yılda not 2013 seviyesinin altındadır. S&P’a göre de 2013’e kadar süren yükseliş 2013’te düşüş trendine geçmiştir. Bu verileri derleyince ulaşabileceğimiz genel sonuç, son 7 yıla baktığımızda Türkiye açısından en iyi dönem 2013 olmuştur. 2013 sonrasında kredi notu düşüş göstermiştir. Ocak 2017 itibariyle güncellenen veride Türkiye yatırım yapılabilir seviyenin altındadır. Ayrıca görünüm açısından da Fitch’e göre durağan, Moody’s ve S&P verilerine göre de negatif durumdadır.
Son güncellemelere bakıldığında kredi notu açısından Türkiye; Barbados, Kosta Rika, Slovenya ve Macaristan’la aynı seviyededir.