İnsan odaklı medeniyetimiz bize her şeyin ölçütünün insan olduğunu anlatır. “Aslolan insandır” ya da “her şey insan içindir” gibi ifadeleri sorgulama ihtiyacı duymadan benimserken, insanın da nihayetinde omurgalı bir hayvan olduğunu hatırlamayız. Belki de hayvanlarla kurduğumuz; çoğunlukla tek taraflı olan çıkar ilişkisi nedeniyle hayvanların da insanlar gibi bilinç ve duyarlılığa sahip olduğunu kabul etmek işimize gelmiyordur. En tepesine yerleştiğimiz türler hiyerarşisinde, bir ölçüye kadar hayvan refahını koruyan mekanizmalar geliştirdik. Peki, Türkiye’de hayvan haklarını korumaya yönelik yasal ve idari yapılanma ne durumda?
Dünya Hayvanları Koruma Endeksi
Dünya Hayvanları Koruma Topluluğu (World Society for the Protection of Animals – WSPA) 30 yıldır dünya çapında hayvan refahını arttırmak ve haklarını korumak için mücadele veren bir sivil toplum kuruluşu. Kuruluş doğal felaketlere maruz kalan hayvanları koruma altına almaktan, yasadışı hayvan ticareti aktivitelerini önlemeye kadar birçok alanda aktivizm ve araştırma çalışmaları yürütüyor.
WSPA’nın kamuoyunu bilgilendirme alanında en önemli çalışmalarından birisi, periyodik olarak güncellenen Hayvanları Koruma Endeksi. Çalışma 50 ülkeyi, hayvanları korumaya yönelik yasal yapının varlığı ve uygulamalarına göre notlandırıyor. Çalışmaya dahil edilen 50 ülke, dünyanın en büyük et ve hayvansal ürünler tüketicileri arasından seçilmiş. Bu notlandırma işlemini yaparken beş tema altında belirlenen 15 göstergeden faydalanılıyor. Bu beş tema özetle şu şekilde;
Hayvan bilinç ve duyarlılıklarının (sentience) yasal kabulü (ör: kanun ve yönetmelikler),
Yönetim araçları (ör: sorumluluk dağılımı, hesap verebilirlik ve mali kaynaklar),
Evrensel standartlara uyum (ör: Dünya Hayvan Sağlığı Kurumu (OIE), hayvan refahı standartları),
Eğitim programları,
Paydaşlar arası iletişim ve farkındalık
Ülkeler bu beş alandaki performanslarına göre A ile G harfi arasında puanlandırılıyorlar. A harfi en yüksek puan olurken, G en düşük puanı temsil ediyor.
Endeksin Sonuçları
Endeks çalışması en son 2014 yılında yapılmış. Tüm kategoriler göz önüne alındığında, ortalama skoru “A” olan sadece dört ülke var. Bu ülkeler İngiltere, İsviçre, Avusturya ve Yeni Zelanda oluyor. Geri kalan Avrupa ülkelerinin birçoğunun ortalama skoru “B” ve “C” bandında olurken, ABD’nin skoru ancak “D” olabiliyor. Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı, ortalama skoru “E” olan diğer ülkeler ise Çin, Tayland, Ukrayna, Nijerya ve Venezuela oluyor.

Hayvanlara Eziyet Cezasız Kalıyor
Türkiye’de hayvanların korunması ile ilgili özel bir kanun var. Bir süredir değiştirilmesi gündemde olan ve yeni taslağının bazı maddeleri hayvan hakları savunucuları tarafından eleştirilen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 2004’ten bu yana yürürlükte.
Endekste mevcut kanun, yabani ve evcil hayvanlar arasında bir ayrım gözetmeyerek, kapsayıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı olumlu değerlendiriliyor. Kanunun 14. Maddesinde yer alan “Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek” ifadesi de, hayvanların hem fiziksel acıya hem de psikolojik baskıya maruz kalmaması gerektiğini belirtmesi açısından olumlu değerlendiriliyor.
Ancak, bu kanunda hayvan hakkı ihlallerine verilen cezalar idari para cezasının ötesine geçmiyor. Aslına TCK’nın “Mala zarar verme” başlıklı 151. Maddesi “sahipli hayvan öldüren” kişi hakkında 3 yıla kadar hapis cezası uygulanmasını hükmediyor. Ancak madde sadece sahipli hayvanları dikkate alıyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, bu hükmün kapsamını diğer hayvanları da içerecek şekilde genişletmek üzere çalışmalara başladıklarını ifade ettiğini de ekleyelim.
Uluslararası Çalışmalar, Eğitim Programları ve Paydaş Katılımı
Endeks çalışmasında Türkiye’nin en önemli eksikliklerinden birisi, 1990 yılında yürürlüğe giren UNESCO Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne taraf olmayışı olarak değerlendirilmiş. En son yayınlanan AB ilerleme raporunda ise hayvanların korunması konusunda ilave yapısal ve idari çalışmaların yapılması tavsiye ediliyor.
Mevcut kanunun 4. ve 16. Maddeleri yerel yönetimlere hayvanların korunması ile ilgili eğitim programları düzenlenmesi yetkileri verirken, 20. Madde TRT ve özel kanalların ayda en az iki saat eğitici yayın yapmalarını zorunlu kılıyor. Ancak rapor, bu çalışmaların belgelendirilmesi alanında eksiklikler olduğunu belirterek Türkiye’nin notunu “D” yapmış.
Paydaşlara danışma konusunda da Türkiye’nin notu düşük. Hayvan Koruma Kanunu hazırlanırken, farklı kurumların görüş alınması olumlu olarak değerlendiriliyor. Ayrıca kanunun 18. Maddesi ile yetkilendirilen “Yerel Hayvan Koruma Gönüllüleri” ve 15. Maddesi ile yetkilendirilen “İl Hayvanları Koruma Kurulları” da, kamu kurumları temsilcilerinin yanı sıra akademi ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilere de yetki vermeleri açısından diğer olumlu madde olarak değerlendiriliyor. Ancak bu oluşumların faaliyetlerini yerine getirmeleri için ikinci mevzuat düzenlemeleri ve mali destek konusunda eksiklikler olduğu da endeksin dikkat çektiği bir diğer nokta.