Nefret suçları en çok LGBT’lilere yönelik yapılıyor, son dönemde bu suç daha da arttı.
Türkiye'de Nefret Suçları
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal 20 Kasım 2014 tarihinde TBMM’de yaptığı açıklamada nefret suçlarının en çok LGBT bireylere yöneldiğini ve bu suçun son yıllarda da arttığını iddia etti. 20 Kasım’ın LGBT toplumunca nefret cinayetlerine kurban giden trans bireylerin anıldığı bir gün olması sebebiyle Meclis’te açıklama yapan Tanal’a göre LGBT bireyler nefret suçlarına daha çok kurban gidiyor.
Benzer bir iddiayı birkaç ay önce CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir yapmış ve Doğruluk Payı tarafından analiz edilmişti. Erdemir’in iddiası gibi, Tanal’ın bu iddiası da niceliksel veriden ziyade niteliksel öğeler barındırıyor. Bu sebeple analizi bu açıdan yapmamız gerekiyor.
Ayrıca, Türkiye’de nefret suçlarını ve cinayetlerini düzenleyen bir yasa olmaması sebebiyle, bu suçlardan yakalanan veya ceza görenlerin hesabını tutan resmi istatistikler bulunmamakta. Bu konuda daha çok bağımsız uluslararası kuruluşların ve Türkiye’de bulunan LGBT derneklerinin yaptıkları çalışmalardan faydalanılabiliyor. Ancak, medyaya yansıyan ve sivil toplum örgütlerince kamuoyu ile paylaşılan vakalardan çok daha fazlasının yaşandığı iddia ediliyor. Dolayısıyla analiz için erişim sağladığımız vaka sayılarının gerçeği tam olarak yansıtmaması söz konusu. Bu sebeple niteliksel verilerin yer aldığı kaynakları da kullanacağız.
2012'de -resmi verilere yansıyan- 11 LGBT'li Birey Nefret Cinayetine Kurban Gitti
SPOD (Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği)'nin 2012 yılında Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Açısından İnsan Hakları İhlalleri üzerine hazırladığı rapora baktığımızda 2012 yılında 11 LGBT bireyin nefret cinayetlerine kurban gittiği görülüyor. Raporda da belirtildiği üzere bu tarz suçların büyük bir kısmı adli kayıtlara yansımıyor, dolayısıyla derneğin açıklamalarına göre gerçek kurban sayısı 11’den çok daha fazla. KaosGL’nin benzer bir raporunda da 2012 yılında 11 LGBT bireyin nefret suçu sebebiyle yaşamını kaybettiği belirtiliyor.
Nefret Suçları Yıllar Geçtikçe Artmakta
Türkiye’den birçok LGBT derneğinin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğu rapora göre, 2010 yılından 2014 yılına kadar kayıtlara yansıyan 41 nefret cinayeti gerçekleşmiş. Ayrıca LGBT bireylere yönelik nefret söyleminin ve suçunun 2012 yılından 2013’e geçerken arttığı da belirtiliyor. Benzer bir görüş de Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda mevcut. Hem 2013 hem de 2014 AB İlerleme Raporlarında benzer bir şekilde nefret suçlarının arttığını ve buna karşılık konuyla ilgili hala yasal bir düzenleme olmadığı belirtiliyor.
Nefret cinayetleri ve söylemine yönelik resmi yasal bir düzenleme olmaması bu konuyla ilgili istatistikî verilerin oluşmamasına yol açıyor. Ancak, yukarıda alıntıladığımız raporlardan da anlaşılacağı üzere, işlenen nefret suçlarına ve kamuoyuna yansıyan ayrımcılık vakalarına rağmen yasal düzenlemelerin hayata geçmemesi dahi konuyla ilgili en azından iyileşme olmadığı gösteriyor.
Türkiye İlerleme Raporunda Avrupa Ülkeleri Arasında Sondan 7. Sırada
Dahası, ILGA (International Lesbian and Gay Assoctiaton)’nın LGBT bireylerin insan hakları ve durumlarını ölçen Rainbow Index isimli ölçeğine göre Türkiye 2014 yılında toplam 14 puan alarak Avrupa ülkeleri arasında sondan 7.sıraya yerleşmiş durumda. Üstelik bu sıralama 2013 yılında da aynı şekilde imiş. Türkiye’nin, İlerleme Raporlarına ve sivil toplumun çalışmalarına yansıyan vakalara rağmen bu tarz bir sıralamada ilerleyememiş olması da söz konusu nefret suçları ve cinayetleri açısından gelişme sağlanmadığı şeklinde yorumlanabilir. Dahası bu ölçekte ayrımcılık ve nefret söylemleri her açıdan incelendiğinden, nefret cinayetlerine kurban gidenlerin dışında da Türkiye’de LGBT bireylerin durumunun iç açıcı olmadığı sonucuna varılabilir.
Dolayısıyla, gerçekleşen nefret suçlarına ilişkin resmi istatistik olmaması sebebiyle bu iddiayı niceliksel verilerle inceleyemiyoruz. Ancak niteliksel açıdan baktığımızda Türkiye’nin uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlarda eleştirildiğini ve Avrupa ölçeğinde alt sıralarda kaldığını görüyoruz. Medyaya ve LGBT aktivizmi yapan sivil toplum kuruluşlarının izleme raporlarına yansıyan nefret suçu vakalarına rağmen Türkiye’nin bu alanda yasal çalışma yapmamış oluşu, bu suçun ve genel olarak ayrımcılığın artması şeklinde yorumlanabilir.
Sonuç olarak Tanal’ın iddiasında doğruluk payı vardır.
İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın
İddiasında Doğruluk Payı Vardır.
KAYNAKLAR
- Haber Kaynağı
- SPOD Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporu 2012
- KaosGL Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İzleme Raporu 2012
- BM İnsan Hakları Konseyine Sunulan Rapor
- AB İlerleme Raporu 2013 ve 2014
- AB İlerleme Raporu 2013 ve 2014
- Doğruluk Payı