BM’nin Temmuz 2016’da açıkladığı son verilere göre, dünya çapında 4 milyon 835 bin Suriyeli göçmen bulunuyor. Özellikle Suriye’nin çevre ülkelerine dağılan bu sığınmacılardan, resmi BM verilerine göre 2 milyon 733 bini Türkiye’de yaşıyor. Türkiye, bu sığınmacı sayısı ile birlikte dünya üzerinde en fazla sığınmacı ağırlayan ülke konumunda. Çevremizdeki diğer ülkelere göz attığımızda ise Lübnan’da 1 milyon 50 bin, Ürdün’de 660 bin, Irak’ta 250 bin Suriyeli sığınmacı olduğunu görüyoruz. Dünyada toplam sığınmacı sayısının ise 2016 verileri itibariyle 15 milyonu aştığı görülüyor. Bu konu ile ilgili çalışmamıza aşağıdaki görsele tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Dünyada Toplam Sığınmacı Sayısı 15 Milyondan Fazla
Suriye’deki iç savaş yüzünden ülkesinden kaçıp, Türkiye’ye sığınan milyonlarca insanın statüsü de tartışmalı bir konu aslında. Kamuoyunda sıklıkla kullanılan “mülteci” kelimesi, ülkemizdeki Suriyeliler için uygun bir ifade değil. Bu konu ile ilgili daha önceden bir çalışmamız da bulunuyor. Türkiye, 1951 Cenevre Konvansiyonu’na göre sadece Avrupa’da meydana gelen olaylar sonucunda Türkiye’ye sığınan ve ülkesine dönemeyen kişilere mülteci statüsü verebiliyor. Dolayısıyla Suriye’den ülkemize gelen kişiler burada özel bir “misafir” statüsünde kalıyorlar.
Kamuoyunu Yanıltıcı Haberler
5 yıldır böylesi bir göç ile baş etmeye çalışan Türkiye’de, özellikle son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilebilir” söylemi sonrası Suriyeliler ile ilgili tartışmalar daha da alevlendi. Belki de bu konu hakkında yorumlar yapmadan önce hukuki anlamda Türkiye Cumhuriyet Vatandaşlığının kimlere, hangi koşullarla verilebildiğini ve geçmiş örnekleri incelemek yerinde olacaktır. Konu hakkında yaptığımız çalışmaya aşağıdaki görsele tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Sığınmacılara Vatandaşlık Verilmesinin Yolu Nedir?
Kamuoyunda, evlerimizde, sokakta, gazetelerde her gün onlarca haber okumaya başladık sığınmacılar ile ilgili. Bu haberlerden bazıları ise giderek artan bir ayrımcı dile ve ötekileştirmeye sahip. İşin kötü yanı ise, yapılan haberlerin ve atılan manşetlerin ciddi bir kısmının doğru olmaması, kamuoyunu yanıltması.
Örneğin son dönemde ciddi şekilde yayılan haberlerden birkaçına bakalım:

2011 yılından beri yoğun şekilde devam eden bu göç dalgalarını yönetebilmenin ciddi de bir maddi yükümlülüğü olduğu şüphesiz. Siyasilerin, özellikle de hükümet yetkililerinin sıklıkla dile getirdiği iddialardan biri de, Türkiye'nin sığınmacılar için bugüne kadar 10 milyar TL civarında bir harcama yaptığı, AB'nin ise Türkiye'ye bu konu ile ilgili katkısının bu miktarın %5'i civarında olduğu. Geçtiğimiz aylarda bu tartışmalı maliyet konusu ile ilgili açıklamalardan biri üzerinden yaptığımız çalışmaya da aşağıdaki görsele tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Suriyeli Sığınmacılar İçin Harcanan Para Ne Kadar?
Konu hakkında ortaya atılan söylemler ve maliyet hesaplarının tutarsızlığı ciddi bir şüphe ve kafa karışıklığı yaratmakta. Sığınmacılar ile ilgili neredeyse her konuda yaşanan belirsizlikler ve şeffaf olmayan süreçler, insanların doğru olmayan haberlere yönelmelerine ve genel bir ayrımcılık dilinin yayılmasına aracılık etmekte.
Kaynaklar
Üniversiteye Giriş Konusu
Öğrenci Bursu Konusu
Sağlık Hizmetleri ve İlaç Katkı Payları Konusu
Sağlık Hizmetleri ve İlaç Katkı Payları Konusu
MTV Kanunu
Doğru. Geçici koruma yönetmeliğine göre Suriyeli sığınmacılar kayıt yaptırdıktan sonra kamplarda veya kamp dışında temel ve acil sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanabiliyor. İlaç katkı payları da illere göre değişiyor. Bazı illerde bu oran %80'e kadar çıkabiliyor.
“Sağlık Hizmetleri Suriyelilere Bedava”