Toplam istihdam oranındaki artış 3 puanı bulmasına rağmen işgücüne katılımdaki bu yükseliş sebebiyle işsizlik rakamlarımız nispeten yüksek çıkıyor. Bunun sebebi bizim istihdam oluşturamamış olmamız değildir, mesele işgücüne katılım oranının eskisine göre fevkalade yükselmiş olmasıdır
İşsizliğin Artma Sebebi İşgücündeki Artış mı?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; 19 Kasım 2019 tarihinde gerçekleşen AK Parti grup toplantısında, işgücü istatistiklerine ilişkin açıklamalarda bulundu. İşgücüne katılma oranının eskisine göre fevkalade yükseldiğini belirten Erdoğan, bu nedenle işsizlik rakamlarının nispeten yüksek çıktığını iddia etti.
Türkiye’de yasal olarak çalışmasında engel olmayan yani çalışma çağındaki nüfus, 15 ve üzeri yaştaki kişilerden oluşuyor. Bununla birlikte TÜİK’in tanımına göre işgücü, istihdamda olan nüfus ile işsizlerin toplamından oluşuyor. Bir başka deyişle işgücü, hali hazırda çalışan nüfus ile işsizlerden oluşuyor. Yine TÜİK’e göre; iş bulma ümidi olmayanları da kapsayan iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, mevsimlik çalışanlar, ev işleriyle meşgul olanlar, eğitimde olanlar, emekliler ve çalışamaz halde engeli olanlar işgücüne dahil edilmiyorlar.
İşgücü = İstihdam Edilenler + İşsizler
AK Parti grup toplantısında verdiği demeçte Erdoğan, 2002 yılından 2018’e işgücüne katılma oranında 3,6 puan, istihdam oranında ise 3 puanlık bir artış olduğunu söyleyerek işsizlikte gelinen noktanın işgücünde yaşanan bu artıştan kaynaklandığını dile getirdi. Söz konusu iki seneye baktığımızda, Türkiye’de işgücüne katılma oranının 2002 yılında %49,6 iken 2018’de %53,2 olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Bir başka deyişle Erdoğan’ın öne sürdüğü gibi son 17 yılda işgücüne katılma oranında 3,6 puanlık bir artış söz konusu gerçekten de.
Son 17 Yılda İşsiz Sayısı %92,6 Arttı
Bunun yanı sıra, Erdoğan’ın iddiasında sözünü ettiği işsizlik rakamları güncel duruma ilişkin olduğu için, TÜİK’in açıkladığı son işsizlik verilerini de ele aldık. TÜİK’in işgücüne dair açıkladığı en güncel veri 2019’un ağustos ayına ait. Bununla birlikte güncel durum ile Erdoğan’ın bahsettiği 2002 yılını doğru bir şekilde kıyaslayabilmek için 2002 yılının da aynı dönemine gitmek gerekiyor. TÜİK, 2000-2004 döneminde işgücü istatistiklerini yılın her çeyreğinde yayınladığı için değerlendirmemizde 2002 yılının 3. çeyreğini baz alıyoruz.
Tabloda görülebileceği üzere, 2002 yılının 3. çeyreğinde istihdamın işgücü içindeki payı %90,4 iken bu oran 2019’un ağustos ayında %86’ya geriledi. Bu doğrultuda, 2002-2019 döneminde işgücüne katılım artarken, işgücünü oluşturan istihdam ve işsizliğin işgücü içindeki ağırlığı da değişti. Yani, son 17 yılda yalnızca işgücüne katılan kişi sayısı artmadı ancak işgücü içindeki çalışanlar ve işsizler arasındaki oransal ilişki de değişti.
Burada Erdoğan’ın iddiasına yeniden dönelim. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan işsizlik verilerindeki artışın, işgücünün yükselmesinden kaynaklandığını dile getirmişti. Aslında Erdoğan, işgücüne daha çok insan katıldığı için işsiz sayısının bu kadar çok arttığını söylüyor. Bu nedenle biz de son 17 yılda işgücüne yeni katılan kişi sayısına bakarak eski işgücü denklemine göre bir tablo çıkarttık.
Değişken Yalnızca İşgücündeki Artış Olsaydı Bugün İşgücünde Durum Ne Olurdu?
TÜİK’in verilerine göre 2002 yılının 3. çeyreğinden 2019’un ağustos ayına kadar işgücü, 7 milyon 883 bin kişi arttı. Eğer işsiz sayısındaki artış, yalnızca işgücünde yaşanan artıştan kaynaklansaydı ve işgücü denklemi değişmeseydi işsiz sayısının 17 yılda yaklaşık 757 bin kişi artması gerekirdi. Bir başka deyişle, işgücü denkleminde istihdam ve işsizliğin ağırlığı aynı şekilde devam etseydi bugün Türkiye’de yaklaşık 3 milyon kişinin işsizliğinden söz ediyor olacaktık. Ancak işgücüne katılımla beraber işsizliğin, işgücü içindeki oranı da 4,4 puan artış göstererek %9,6’dan %14’e yükseldiği için bugün Türkiye’de 4,6 milyon kişi işsiz durumda.
Yüksek İşgücüne Katılma Oranı, İşsizlikte Yüksek Oranları Doğurur Mu?
Daha önce de bir analizimizde incelediğimiz üzere, işgücüne katılımda yüksek oranlar bugüne özgü değil. Özellikle 1988-92 dönemi incelendiğinde, tüm yıllarda %56 ve üzeri işgücüne katılma oranları dikkat çekiyor. Aynı döneme ait işsizlik verilerine bakıldığındaysa işsizlik oranlarının %8,4 civarında olduğu görülüyor. Örneğin işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu 1989 yılında işsizlik oranı, %8,55 olarak gerçekleşti. Bu veriler ışığında değerlendirdiğimizde, yüksek işgücü oranları ile yüksek işsizlik oranları arasında doğrudan bir nedensellik kurmak pek mümkün değil.
Genel bir değerlendirmede, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinde yer verdiği gibi 2002 yılından 2018’e işgücüne katılma oranında 3,6 puanlık bir artış söz konusu. Ancak güncel işsizlik verileri ile 2002 yılının aynı dönemini kıyasladığımızda, bugünkü işsizlik seviyesinin nedeninin yalnızca işgücünde yaşanan artış olmadığını ancak işgücü denkleminde istihdamın ve işsizliğin ağırlıklarının değişmesinin de etkisi olduğunu görüyoruz. Son olarak bugüne kıyasla geçmiş yıllarda işgücüne katılma oranının daha yüksek olduğu ancak bununla birlikte işsizlik oranının çok daha düşük olduğu yıllara da rastlamaktayız.