Refik Saydam Hıfzıssıha Enstitüsü aslında kapatılmadı, hukuki konumu bir genel müdür yardımcılığının da altındaydı, statüsü yükseldi. 2011’de bir Halk Sağlığı Kurumu kurduk ve halk sağlığıyla ilişkili kurumları bunun çatısı altına getirdik ve Refik Saydam’ın da bir kurum başkan yardımcısıyla yönetilmesini sağladık, statüsünü yükselttik
Refik Saydam Enstitüsü'ne Ne Oldu?
Geçtiğimiz yıllarda dört dönem AK Parti Erzurum milletvekilliği ve başbakan yardımcılığı gibi görevlerde bulunan eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 8 Nisan 2020 günü katıldığı YouTube programında gazeteci Kemal Öztürk’ün sorularını yanıtladı. Son günlerde tartışmalara konu olan Refik Saydam Enstitüsü’ne de değinen Akdağ ilgili kısımda şunları iddia etti: “Refik Saydam Hıfzıssıha Enstitüsü aslında kapatılmadı bizim dönemimizde çok daha geliştirildi, 2011’de de statüsü yükseldi. … İsmi enstitü olan bu başkanlığın hukuki konumu bir genel müdür yardımcılığının da altındaydı, biz geldiğimizde böyleydi. Hatırlarsınız 2011’de bir Halk Sağlığı Kurumu kurduk ve bu Halk Sağlığı Kurumu’nu kurduğumuz zaman halk sağlığıyla ilgili bütün ilişkili kurumları bunun çatısı altına getirdik. Refik Saydam’ı da bunun çatısı altına getirdik ve Refik Saydam’ın bir kurum başkan yardımcısıyla yönetilmesini sağladık. Yani, statüsünü yükselttik.”
Tartışmalara konu olan Merkez Hıfzıssıhha Müessesi, ilk kez 1928 yılında dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesinde bir halk sağlığı laboratuvarı olarak Ankara’da kuruldu. Enstitü’nün temel kuruluş amaçları arasında halk sağlığının korunmasına ilişkin araştırmalar yapmak ve temel laboratuvar hizmetlerini yürütmek bulunuyordu. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaygın olarak görülen enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelede etkin rol oynayan Enstitü, 1950’li yıllardan itibaren laboratuvar hizmetlerini Türkiye genelinde yaygınlaştırmış ve aşı üretiminin merkezi haline gelmişti. 1997 yılında aşı üretimi durdurulana kadar Enstitü’de verem, tifo, çiçek ve tetanoz gibi 100’ü aşkın aşı üretildi.
1983 yılında 181 sayılı KHK ile Enstitü’nün ismi, Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi Başkanlığı olarak değiştirildi. 2011 yılında ise çıkartılan 663 sayılı KHK ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devredilene kadar Hıfzıssıha Merkezi, Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş olarak faaliyetlerini sürdürdü.
Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi, Daha Önce Nasıl Yönetiliyordu?
19.10.1982 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Hizmet Yönetmeliği’nin “Kuruluş ve Görevler” başlıklı 3. maddesinde belirtildiği üzere; bir enstitü ve okuldan oluşan Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi, enstitü müdürü tarafından yönetiliyordu.
Müessese Bakanlığa bağlı bir kuruluş olup Enstitü ile Okul'dan oluşur. Müessese, Enstitü Müdürü tarafından yönetilir.
Bununla birlikte Hıfzıssıhha Merkezi’nin 2011 yılı öncesinde Sağlık Bakanlığı teşkilatındaki yerine bakmak için Bakanlığın yıllık faaliyet raporlarına göz atmak gerek. Örneğin Bakanlığın 2009 yılı Faaliyet Raporu’nda Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi Başkanlığı ile Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanına doğrudan bağlı kuruluşlar olarak yer alıyor. Yani Hıfzıssıha Merkezi, doğrudan Bakanlığa bağlı ayrı bir kuruluş idi.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Dönemi
Daha önce de belirttiğimiz üzere; 2011 yılında çıkartılan 663 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat yapısı ile görev, yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlendi. Söz konusu KHK ile birlikte Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi Başkanlığı’nın yerine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu getirildi. Sağlık Bakanlığı’nın 2012 yılı Faaliyet Raporu’nda da görülebileceği üzere; KHK ile yapılan değişikliğin ardından Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi Başkanlığı isminde bir kuruluş, teşkilat yapısında bulunmuyor. Bunun yerine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu karşımıza çıkıyor.
Öte yandan 663 sayılı KHK ile kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun görevleri arasında Hıfzıssıha Merkezi’ne benzer şekilde halk sağlığını korumak ve geliştirmek bulunsa da Kurum, birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmek gibi daha geniş kapsamlı yetki ve sorumluluklara da sahip. Örneğin Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun 2015 yılı Faaliyet Raporu incelendiğinde, Kurum’un beş ana birime ayrıldığı ve her birimin Kurumun başkan yardımcısı tarafından yönetildiği görülüyor. Akdağ’ın iddiasında işaret ettiği yönetimsel değişiklik burada görünüyor.
Ancak bu şema, güncel durumu yansıtmıyor. 2011 yılında 663 sayılı KHK ile kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, 2017 yılında çıkartılan 694 sayılı KHK ile kapatılarak Sağlık Bakanlığına bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne (HSGM) dönüştürüldü. Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat yapısında HSGM, bakan yardımcısına bağlı bir kuruluş olarak tanımlanıyor.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün güncel organizasyon şemasına bakıldığında ise iki genel müdür yardımcılığının altında toplam 24 alt birimin bulunduğu görülüyor. Örneğin halk sağlığı laboratuvarları, faaliyetlerine Tüketici Güvenliği ve Halk Sağlığı Laboratuvarları isimli birimde devam ediyor. Bu birim, bir genel müdür yardımcılığının altında olup kendi daire başkanı tarafından yönetiliyor.
Bir başka deyişle halk sağlığı laboratuvarları, Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi bünyesindeyken doğrudan Bakanlığa bağlı bir kuruluş içinde enstitü müdürü tarafından yönetiliyordu ancak bugün Sağlık Bakanı Yardımcısına bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü kapsamında bir genel müdür yardımcılığının altında kendi daire başkanı tarafından yönetiliyor.
Son olarak yapılan değişikliklerle birlikte Refik Saydam Hıfzıssıha Enstitüsü’nün hukuki statüsünün yükselip yükselmediğine bakıyoruz. Hukukçuların da belirttiği üzere bir kurumun ya da kuruluşun hukuki statüsünün yükselmesi için kuruluş lehine bazı hukuki düzenlemeler yapılması gerekiyor. Örneğin kuruluşun varlığı süreye bağlıyken bu süre şartı kaldırılırsa ya da kuruluşun sahip olduğu özlük hakları genişletilirse hukuki statüsünün yükseldiğinden bahsetmek mümkün olur.
Bununla birlikte hukuki statü kıyası yapabilmemiz için her iki birimin de aynı teşkilat içinde yer alması gerekiyor. Bu bağlamda ast-üst ilişkisi bulunmayan bir enstitü müdürü ile bir genel müdür yardımcısı arasında kıyas yapmak hukuken mümkün değil. Böyle bir değerlendirme yapabilmek için söz konusu enstitünün kıyaslanacak genel müdürlüğe bağlı olması gerekiyor. Bu haliyle Hıfzıssıha Merkezi’nin geçmişte kendi enstitüsünün müdürü tarafından yönetilmesi ile halk sağlığı laboratuvar çalışmalarının bugün bir genel müdür yardımcılığının alt biriminde yürütülmesi arasında hukuken bir hiyerarşi değişimi olduğu yorumunu yapmak mümkün değil.
Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısı içindeki değişiklerin Bakanlıkça uygulanan dönüşüm programına uygun olduğunu görmekteyiz. Bakanlığın resmi web sitesinde de belirtildiği üzere, dönüşüm hedefleri arasında “sağlık kuruluşlarının tek çatı altında toplanması” bulunuyor. Bu nedenle söz konusu değişimler, hukuki statü tartışmasından ziyade kurum içindeki merkezileşmeden kaynaklanıyor.
Genel bir değerlendirmede; 2011 yılına kadar doğrudan Bakanlığa bağlı olan ve kendi enstitüsünün müdürü tarafından yönetilen Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi Başkanlığı’nın 663 sayılı KHK ile 2011 yılında kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na dahil edildiği, bu tarihten itibaren Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi isminde bir kuruluş ya da birimin bulunmadığı fark ediliyor. Bununla birlikte 2017 yılında çıkartılan 694 sayılı KHK ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun kaldırılarak Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne dönüştürüldüğünü ve bünyesindeki Kurum başkan yardımcıları tarafından yönetilen alt birimlerin bugün genel müdür yardımcılıkları altında bulunduğunu görüyoruz.
Kısacası daha önce doğrudan Bakanlığa bağlı ayrı bir kuruluş olan Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi’nin faaliyetleri, bugün Sağlık Bakanı Yardımcısına bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün altında yer alan alt birimlere dağılmış durumda. Halk sağlığı laboratuvarlarının çalışmaları ise HSGM’nin Tüketici Güvenliği ve Halk Sağlığı Laboratuvarları isimli biriminde kendi daire başkanınca yürütülüyor.
Öte yandan sözünü ettiğimiz teşkilat yapılanması gibi değerlendirme kriterleri nedeniyle bir enstitü müdürü ile bir genel müdür yardımcısının statülerini kıyaslamak bu durumda hukuken mümkün değil.
Sonuç olarak eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın iddiasında yer verdiği gibi 2011 yılında kurulan Halk Sağlığı Kurumu döneminde halk sağlığıyla ilişkili kurumların bir çatı altında toplandığı ve çalışmaların Kurum başkan yardımcılarınca yürütüldüğü söylenebilir. Güncel olarak ise Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü içerisinde genel müdür yardımcılığına bağlı alt birimlerde laboratuvar çalışmaları devam ediyor. Bununla birlikte önceki yıllarda doğrudan Sağlık Bakanına bağlı ayrı bir kuruluş olan Refik Saydam Enstitüsü ile bugün Bakan Yardımcısına bağlı olarak çalışmalarını yürüten Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün statülerini kıyaslamak hukuken mümkün değil.
Recep Akdağ'ın
İddiasında Kısmen Doğruluk Payı Vardır.
KAYNAKLAR
- Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hizmet Yönetmeliği
- Sağlık Bakanlığı 2009 Yılı Faaliyet Raporu
- Sağlık Bakanlığı 2012 Yılı Faaliyet Raporu
- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Faaliyet Raporu
- HSGM Güncel Organizasyon Yapısı
- Sağlık Bakanlığı Güncel Teşkilat Yapısı
- 663 Sayılı KHK
- 181 Sayılı KHK
- Refik Saydam Enstitüsü Genel Bilgiler
- Makale: Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısı